Feminizm ve Maskülizm Birbirlerini Nasıl Besler?

Yazan: 18 Temmuz 2021 4462

Feminizm, XVIII. yüzyılda Fransa’da filozoflar ve kadın yazarlarca ortaya atılan ve savunulan, daha sonraki yüzyıllarda başka toplumlarda da yaygınlaşan, kadının siyasal ve toplumsal haklar bakımından erkekle eşit olması gerektiğini öne süren ve bunu gerçekleştirmeye çalışan akım…

Maskülizm ise toplumsal eşitliği sağlamayı ve erkeğe karşı yapılan ayrımcılıkların, erkeğe yapılan baskıların üstesinden gelmeyi hedefleyen bir nevi feminizme karşı başlatılan başka bir akım.

Her iki akımın tarihçesine, farklı tanım ve yorumlarına baktığımız zaman devamlı sûrette birbirlerini beslediklerini hatta maskülizmin ortaya çıkmasının aslî sebebinin feminizmin varlığı olduğunu görmekteyiz. Her alanda olduğu gibi feminizm-maskülizm ilişkisinde de haddini aşan şeyin tersine inkılap etmesi bizi şaşırtmadı. Bu iki akım ters taraftan birbirlerini o kadar besleyip büyütmüşler ki bugün anti-feminist denince akla maskülistler gelmektedir.

Sanayi Devrimi ile birlikte üretimi elde yapılan ürünler bir anda fabrikalarda hızla üretilmeye başladı ve henüz sanayileşememiş çoğu ülke Avrupa için artık açık pazar haline geldi. Ekonomisini yüksek seviyelere çıkarmak için kendi vatandaşları başta olmak üzere fabrikalarda insan üstü bir performans bekleyen Batı, işçileri bu şartlarda yıllarca çalıştırdı. Bunun neticesinde erkeklerle aynı zorluktaki işlerde çalıştırılan kadınlar büyük bir sıkıntı içerisine girdiler. Ve bu kadınların haklarını savunmak niyetiyle başlayan feminizm, asıl yerinden koparılarak bugün kadınların erkeklerden üstün olduğu iddiasına kadar getirildi. (TARİHSEL SEYİR HIZLI GEÇMİŞ) İnsan fıtratının hadlerini aşıp çok ileri gidince de ortaya maskülizm adında erkek savunucusu farklı bir akım çıktı.

Maskülizmi savunan düşünürlerin çoğu bir yandan toplumsal ilişkilerin eleştirisini yaparken bir yandan da toplumsal cinsiyet eşitsizliği, erkeklerin hakları ve sorunları gibi konular üzerine yoğunlaşmaktadırlar. Tarihte bu adlandırmaya uygun görüşleri (maskülizmi) ilk kez ortaya koyan kişi sosyalist Ernest Belfort Bax’tır. Bununla birlikte zaman içinde maskülist çevrelere muhafazakâr kesimler de dahil olmuştur. Bu dahil olmanın en büyük sebebi ise insanların feminizmi eleştirmesi fakat çözümü eleştirdikleri feministlerin usulüyle getirmeye çalışmalarıdır. Ki bu çalışmalar neticesinde feminizmi ortadan kaldırmak yerine onu daha da güçlendirmişlerdir.

Maskülinistlere göre bugünün erkeği, kadınların baskın olduğu bir toplumda ezilmektedir ve ayrımcılığa maruz kalmaktadır. Örneğin boşanmalarda çocukların vekâletlerinin genellikle annelere verilmesi veya ilişkilerde erkeklerin maruz kaldığı şiddetten bahsedilmemesi maskülinistler için birer ayrımcılık göstergesidir. Feministler de kadınların her zaman geri plana atılıp onlara ayrımcılık yapıldığını iddia etmektedirler. Maskülinistlerin usullerinin feministlere ne kadar benzediği bu ve bunun gibi birçok örnekle anlaşılmaktadır.

Feminizm ve Maskülizm Birbirlerini Nasıl Besler ENES SELİM İREZ.diger

Yazının bu kısmına kadar, feminizm ve maskülizm mefhumlarının tanımları ve birbirlerini nasıl beslediklerini anlatmaya çalıştık. Maskülizm feminizmi, feminizm maskülizmi ayakta tutmuş belki de birbirlerinin yok olmasını engellemişlerdir. Bu ikilem arasında ilk ortaya çıkan akım feminizmdir ve onun insan tabiatına karşı olması düşman kutbunda sürekli birilerini bulmasına sebep olmuştur.

Feminizmin ortaya çıktığı Batı’da kadınların Antik Yunan’da seçme, seçilme hakları olmamış; öyle dönemler gelmiş ki kilise tarafından içine şeytan kaçtı denilerek birçok kadın diri diri yakılmıştır. Haliyle böyle bir toplumda kadınların insanca muamele görmeleri için çalışmalar başlamıştır. Fakat bu çalışmalar neticesinde elde edilen yaptırım ve fikirler geçmişi, kültürü, inancı çok farklı olan coğrafyalarda hatta Batı’da dâhi tutmamış bu yüzden karşısına maskülizm gibi bir akım çıkmıştır.

Mevzu hakikatinden koptuğu vakit siz ne kadar iyilik de yapmak isteseniz, yanlış olan yol üzerinde doğruya ulaşmak nâmümkündür. Yalnızca yolun yanlış olduğunu ve doğrunun ne olduğunu gösteren bir rehbere ulaşılırsa mesele iyi sonuçlarla nihayetlenir.

Kadın-erkek mevzusunda ve diğer tüm meselelerde ulaşılacak netice bizi hakikate götürmelidir. Eğer gidilen yol sadece karşı tarafı eleştirip kendi hevalarına gidenlerin kullanacağı bir yol olursa bu mesele sığ kalır ve hiçbir zaman amaç hâsıl olmaz.

Sürekli olarak kadın veya erkek vurgusu yapmak, kendini acındırmak olayı çözmek yerine daha da karmaşık hâle getirir. Kadın erkek birbirini tamamlarsa hayat sürdürülebilir olur, çiftlerin rekabet içerisine girmesi doğal olarak sonunda çatışmayı getirir ve aradaki husumet her vakit artar. Bunlarla büyüyen çocuklarla birlikte nesiller de ihya olmak yerine bozulur. Neslin bozulması, dünyanın yaşanamaz bir hâl almasına sebep olacaktır.

Kısacası, feminizm ve maskülizm sadece birbirlerini beslemekle kalmayıp insanı, aileyi, fıtratı ve nesilleri de zehirlemektedir. Eleştirisi yapılan düşünce akımları karşısında takınılacak tavır, günübirlik geçici uygulamalar değil, uzun soluklu ve daha gerçekçi yaptırımlar olmalıdır. Ki, bu yanlışı düzeltmek gerçek manada hâsıl olsun.

Dergiler

Servet Turgut'un Kaleminden

© 2022 Seriyye Dergisi