Proton-Nötron Ve Elektron'un Bilinmeyen Yüzleri

Yazan: 15 Eylül 2021 1464

Kendisine merak duygusu bahşedilen insan, yaratıldığı günden bugüne etrafındaki nesneleri anlamlandırma çabası vermekte… Gökyüzünde gördüğü yıldızdan yeryüzünde gördüğü herhangi bir taşa kadar hepsi… Bunların ne olduğunu ne işe yaradığını veya nasıl meydana geldiğini öğrenmek insanların temel amaçlarından biri haline gelmiş. Öyle ki bu durum biz dünyaya gelir gelmez başlar.

Yeni doğmuş gözleri henüz yeni açılmış bir bebek, şaşkın bakışlarla etrafını süzer… Etrafındaki kişileri kendi farkında olmasa da algılarında kodlar. Yabancı birinin kucağına verilse ağlamaya başlar. Veyahut konuşmaya yeni başlamış bir çocuk, uyku dışında kalan zamanının birçoğunu anne-babasına soru sormakla geçirir. “Anne bu ne?”, “Baba bu ne işe yarar?”, “Gökyüzü neden mavi?” gibi hep etrafını anlamlandırmaya yönelik sorular… Bu sorular devam ederde eder… İnsanın bu çabası bebeklikten başlayıp son nefesini verene kadar devam eder.

İnsanın bu çabalarından bir tanesi var ki, üstüne çokça düşünülüp araştırma yapılmasına rağmen cevabı binlerce yıl sonra bulunmuş. Peki ya nedir bu? 

İnsanlar etrafındaki nesnelere bakıp, bunları rengine, şekline göre bazı sınıflandırma içerisine sokmuşlar. Bu sınıflandırma işlemini yaparken acaba nesnelerin görünmeyen iç yapısı nasıl diye düşünüp dururken, bazı varsayımlar ortaya atmışlar. Ancak sorularının cevaplarını net olarak bir türlü bulamamışlar. Nesnelerin içinde ne olduğu, nasıl meydana geldiği hep merak konusu olmuş. Bir bilinmez olarak binlerce yıl devam etmiş.  Günümüz dünyasında bu sorunun cevabı bulunmuş ve esrarengiz olarak görülen nesnelerin iç yapısı keşfedilmiş. Adına ise Atom denmiş.

Bu esrarın çözülmesi ise hiç kolay olmamış.  Çalışmalar yapılmış, ortaya teoriler konmuş ve nesnelerin iç yüzüne en nihayetinde ulaşılmış. Günümüzdeki kabul edilen modern atom bulununcaya kadar hangi serüvenlerden geçilmiş kısaca bakalım:

-Tarihler 1805 yılını gösterirken bilimsel araştırmalara dayanarak atom kavramının ciddi manada ilk temelleri atılmış. İngiliz Kimyager John Dalton, maddenin küçük küçük yapılardan oluştuğunu söylemiş ve bu küçük yapılara Atom demiş.

-Tarihler 1904 yılını gösterdiği zaman İngiliz Fizikçi olan Joseph John Thomson ortaya çıkmış ve atılan bu temeli bir adım daha ileriye götürmüş. Atom denilen yapının eksi ve artı yüklerden meydana geldiğini keşfetmiş.

-Tarihler 1911 yılını gösterdiği zaman Niels Bohr atomun bir çekirdekten ve etrafındaki elektron bulutlarından meydana geldiğini keşfetmiş.

- 1930’lu yıllara gelindiği zaman Alman Fizikçi Werner Heisenberg ve Avusturyalı Fizikçi Erwin Schrödinger, günümüzde kabul edilen modern atom teorisi geliştirdiler. Böylece binlerce yıldır devam ede gelen bu merak nihayete ermiş oldu. İnsanoğlu nesnelerin iç yüzünü keşfetmiş oldu.

Peki ya bu merakın sonucunda insanlar atom hakkında ne öğrendi, nereye vardı?

Atom dediğimiz esrarengiz yapı esas itibariyle iki kısımdan oluşur: Çekirdek ve elektron bulutu. Çekirdek atomun yönetildiği kısımdır. Bir nevi atomun beyni… Nasıl hareket etmesi gerektiği, hangi maddelere kaşı nasıl tepki vermesi gerektiği gibi şeylerin hepsinin şifreleri burada saklıdır. Çekirdek ise proton ve nötron dediğimiz parçacıklardan meydana gelir.

İkinci kısım elektron bulutu dediğimiz kısımdır. Katmanlardan oluşur. 1-2-3. katman. Her katmanda elektronlar bulunur. Elektronlar hareketli parçacıklardır.  Duruma göre bulunduğu katmanlardan bir üst katmana çıkıp bir alt katmana inebilirler.

Şimdi gelin atoma farklı bir nazarla bakalım.

Sahabe Efendilerimiz, Ehli Sünnet itikadına göre Peygamber Efendimizden(sav) sonra derece olarak ümmetin en büyüğü kabul edilir. Öyle ki bu durumun anlaşılması için alimlerimiz şöyle bir örnek verirler: Ümmetten hiçbir kimse en düşük derecede olan Sahabe Efendimizin atının ayağındaki tozu bile olamaz. Peygamber Efendimizin(sav) nazarlarına muhatap olmaları hasebiyle Sahabe Efendilerimize böyle yüce bir makam bahşedilmiş. Bu makamın yüceliği de bizzat Gaye İnsan Ufuk Peygamberinden gelmekte… O’nun büyüklüğü o kadar büyük ki, ona muhatap olan ya en büyük oluyor ya da en küçük… Maddenin en küçük yapıtaşı olup içinde kâinata dair en büyük sırları barındıran atom bize Sahabe Efendilerimizin neden bu kadar yüksek derecede olduğunu, Ümmetten herhangi birinin neden onların derecesine çıkamadığını gösteriyor…

3 pro.elek.yuz.o.faruk.keskin.1

Çekirdekte bulunan nötron yüksüz olmasına rağmen protona olan yakınlığı sebebiyle ondan öyle bir nasiplenmiştir ki bunun sonucunda proton ve nötron birbirlerine çok yüksek enerji ile bağlanmıştırlar. İkisini birbirinden ayırmak felaketlere sebep olur. Atom bombasının geldiği nokta burası. Kimyasal bir tepkime sonucu çekirdekte bulunan nötron ve protonu birbirinden ayırıyorlar sonucu malum… Çok şiddetli bir patlama… Şehirleri ülkeleri yok edecek çapa sahip bomba… Atıldığı yerde canlı cansız ne varsa hepsini yakıp kül edecek, hatta kül bile bırakmayacak cinsten bir bomba… İşte bu kadar tehlikeli ikisini birbirinden ayırmak. Gaye İnsan Ufuk Peygamberi ile Sahabe Efendilerimiz arasında da işte atomda proton ve nötronda olduğu gibi çok yüksek enerjili bir bağ var. Bu bağ o kadar kuvvetli ki birbirlerinden ayrılması çok büyük felaketlere sebep oluyor.

Şimdi gelelim elektronlara... Elektronlar hareket kabiliyetine sahip hareketli parçacıklar. Çekirdeğin etrafında oradan buraya gidip gelirler. Çekirdeğe yakın olan elektron çekirdekten daha fazla istifade eder. Yakın olanın enerjisi daha büyük olur. Ancak ne olursa olsun bir elektron katmanlarını aşıp çekirdeğin içine proton ve nötronun yanına ulaşamıyor. Ulaşması mümkün değil. Ümmetin geri kalanını ise elektronlara benzetebiliriz. Her Müslümanın sahip olduğu bir derece var. Bu dereceler neticesinde kademe kademe sıralanırız. Elektron katmanlarında olduğu gibi bir Müslüman farklı farklı derecelere inip çıkabilir. Ancak ne olursa olsun bir elektron asla çekirdeğin içine proton ve nötronun yanına gelemez. İşte ümmetten herhangi birinin Sahabe derecesine gelemeyeceği gibi atomda da durum bu şekildedir. Ümmetten herhangi bir Müslüman ne kadar çabalasa da geleceği maksimum nokta çekirdeğe en yakın olan birinci katman olacaktır. Çekirdeğe yakın olan elektronlar, büyük derecede olan Müslümanlar çekirdeğin enerjisinden o denli istifade ederler…

Bir atomun bize anlatacağı ufak bir parça… Bakmasını bilene kim bilir daha nice hakikatleri anlatacak. Ümmetin en büyüğü olan Sahabe Efendilerimize Selam olsun… Allah onlardan razı olsun…

Dergiler

Servet Turgut'un Kaleminden

© 2022 Seriyye Dergisi