İlim, Fikir, Kültür ve Sanat Dergisi...
0539 924 64 98
editor@seriyyedergisi.org
Günümüzde, üzerine yıllardır çalışılan ve yer yer başarıya ulaşmış Kemalist ve Kemalistliğe temayülleri yüksek olan tufeyliler eliyle yürütülen bir şarlatanlık usulü var. Bu tufeylilerin yürüttüğü şarlatanlık usulünün işleyişi şu şekilde: Toplum nezdinde değeri olan, milletin bağrına bastığı ve kalbinde bir oda ayırdığı siyasete girmiş ihlaslı bir Müslümanı, o insan vefat ettikten sonra O’nun toplumda yaşatılan ruhuna Kemalizm markalı gömlek giydirmek ve toplumun bilinç altına Kemalist olmayan bir insanın vatanına faydalı olamayacağı mesajını gönderip zihin dünyasına bu imajı yerleştirmek. Böylelikle, Kemalizm’le Anadolu insanı arasında oluşmuş gergin bağları yumuşatıp Anadolu insanını peyderpey kemalistleşirmeye doğru götürmek.
Bu şarlatanlığın gadrine uğratılan bizim nezdimizde değeri paha biçilemez bir şahsiyet var. Türkiye sahasında İslam’ın nefesini soluyarak siyaset topunu koşturmuş Muhsin Yazıcıoğlu.
Kemalist sırtlanların kendilerine yamamak için dişlerini en keskin şekilde bileylediği Anadolu Ceylanı. Sırtlanlar, bu ceylanı kendi saflarındaymış gibi göstermenin bütün Anadolu sathını kendi safına çekmek olduğunun bilincinde. Tam da bu sebepten İslam’ın Çocuğu Muhsin Yazıcıoğlu’nun şehadete yürüyüşünün akabinde envai çeşit Kemalist markalı gömlekler biçmeye başladılar... Zihinlerinde dolaşan Nasrettin Hoca’nın fıkrasından mülhem “Ya Tutarsa” düşüncesinin oluşturduğu itici gücün verdiği azimle Muhsin Yazıcıoğlu gibi samimi bir Müslümana bu gömleği giydirmek için iştigal ettiler ve ediyorlar. Giydiremeyeceklerinin farkında olmakla beraber denemekten de geri durmuyorlar.
Biz, malum kesimin sırtlanlıklarına karşı Muhsin Yazıcıoğlu’nu müdafaa etmeye yahut bütün hayatını etüt etmeye girişmeyeceğiz. İslam’ın Çocuğunun buna ihtiyacı olduğunu düşünmüyoruz. Aslanın sırtlanlar karşısında korunmaya ihtiyacı yoktur. Kendisinin ifade ettiği üzere düzdü, dikti ve doğruydu. Siyaset arenasına yüzünde bir maskeyle girmedi ki maskenin ardında saklanan asıl Muhsin Yazıcıoğlu’nu bin bir gayretle ortaya çıkarmakla iştigal edelim…
Böyle bir gayretten varesteyiz. Biz, bizzat Muhsin Başkan’ın kendi cümlelerini yazıp, kendi cümleleriyle O’nun safının neresi olduğunu aktaracağız. Yapılan röportajlarda söylediği cümleler:
“Hiçbir zaman Kemalist çizgide olmadık.”
“Cephede kazanan Kuvay-ı Milliye Ankara’da kaybetti.”
“1923 cumhuriyetiyle bin yıllık tarihimiz bir gecede yok edildi!”
Kemalist tufeylilere karşı bu cümlelerden başka bir argümana gerek var mıdır? Bu cümlelerde herhangi bir anlam kapalılığı mevcut değil. Gayet açık ve net. Keza, bu cümleler sohbet aralarında birilerine söylenen ve oradan kulaktan kulağa yayılan bilmem kaçıncı ağızdan aktarılmış doğruluğu meçhul ve müphem cümleler de değil. Bunlar, bizzat kendi ağzından söylediği ve umuma aktardığı cümleler. Mamafih, kendi ağzından umuma açık olarak kurduğu cümleleri okuduktan sonra hala Muhsin Yazıcıoğlu’nu kemalizme izafe etme gayreti peşine düşenler en asgari tabirle ahmaktır ve hain emeller peşindedir. Kendi meylini Muhsin Başkan’a izafe ederek ayıp bir yerini örtmek derdindedir. Hal diliyle, “bak ben demiyorum; Muhsin Başkan diyor!” demektedir. Bu şarlatanları gördüğünüz de bu kıymet hükmünü basıp yolunuza devam ediniz…
Muhsin Yazıcıoğlu ne laiktir ne sekülerdir ne de kemalisttir. O, İslam’ın çocuğudur. O’nun ruhunu jenositte tabi tutanlar bilmeliler ki, Allah’ın tuttuğu insandan Allah’ın düşmanları kendi menfaatine dair hiçbir şey devşiremezler. Allah’ın emanetinde olan insanın ruhuna ihanet edemezler. Çünkü biz inanıyoruz ki o bir şehittir ve en kutlu makamdadır.
Peygamberimiz ’in hadisi şerifinde de buyrulduğu üzere (Salat ve Selam Ona Olsun): “Allah Teâlâ’dan bütün kalbiyle şehitlik dileyen bir kimse, yatağında ölse bile, Allah ona şehitlik mertebesini ihsân eder.” (Müslim, İmâre, 157; Nesâî, Cihâd, 36) O yatağında ölmedi, hainlerin kurduğu tuzakla karlı dağların içinde öldü. O zulümle dolmuş bu dünyadan kurtuldu. Rahmet ve dua O’nun ruhuna olsun… O’nu özlüyoruz… O’nu sürdürüyoruz…