Bu sayfayı yazdır

Popüler Sol Mütefekkir Havuzu: Türk Rap Kültürü

Yazan: 25 Ağustos 2021 1381

Yıllar geçtikçe dünyada ve Türkiye’de popülaritesi değişen, azalan ve çoğalan her mevzu gibi müzik sanatında da son yıllarda ses getiren Rap Kültürü, artık 10 yaşındaki çocuktan 50 yaşındaki amcaya kadar herkesin kulağının kenarından en az bir kere geçen bir hale gelmiş durumdadır.

Rap, ‘’kafiyeli ve ritmik bir şekilde sokak dili konuşmak’’ gibi bir hassaya sahip olup, içerisinde anlamlı veya anlamsız kafiyeler bütünü olan müzikal bir tarz belirtmektedir. Sözler ve müzik tempo ile ritme uyarlanır. Tabi ki ilk başta ortaya çıktığı gibi aynı tarz değil de farklı farklı dallara ayrılmış ve her tarz kendi dinleyicisini bulmuş bir şekilde ilerlemektedir.

Bu müzik kültürünün kökeni Amerika’nın kenar mahallelerindeki ezilmiş, fakir, sert bir üslubu olan ‘’getto’’ denilen insanlara aittir. Bu sebeple yıllar geçtikçe isyanın, başkaldırının sesi olmuş, şarkıların sözlerinde aşktan, duygusallıktan ziyade; otoritelere karşı geliş, anaya babaya karşı geliş, geleneğe karşı geliş, devlete karşı geliş gibi mevzular barındırdığı için bugünlerde artık prime dönemine gelmiştir.

Bu müzik kültürünün Türkiye’ye gelişi, 90’lı yılların başında Almanya’daki gurbetçi Türkler aracılığıyla olmuştur. Türkiye’den ekmek parası için Almanya’ya gitmek ve orada çalışmak zorunda kalan ailelerin çektiği zulümler, yaşadığı ırkçılık, çocukların orada bu psikolojiyle büyümesi, gençleri hem ‘’getto’’ hayatına hem de isyan ve başkaldırı kavramları ile büyümesine sebep olmuştur. Bu sebeple Rap kültürü ile tanışan gurbetçi Türk’ler kavgasını ve isyanını müzik yaparak, söz yazarak vermeye başlamışlardır.

Bu şekilde bir ivme gösteren Rapçilik, MC’lik adı altında Türkiye’ye gelip giden gurbetçi Türkler üzerinden kasetler, CD’ler merdivenaltı şeklinde çıkmaya başlamış ve Türkiye’deki gecekondu mahallelerinde, yine ezilmiş, ekonomik sıkıntı çeken gençleri büyük derecede etkilemiştir. Böyle bir tanıtım sonrası Türkçe Rap Türkiye’de 2000’li yılların başında küçük bir taraftar kitlesi yakalamış ve kendi sözlerini yazıp, kendi müziğini yapan genç MC’ler tarafından yapılmaya, CD’ler, albümler çıkarılmaya başlanmıştır.

Tabi ki, ilk yıllarında amatörlüğün ve yeni gelmişliğin eksiliğiyle çok fazla tanınamamış, televizyonlara çıkamamış, maddi durum yetersizliğinden ismini duyuramamışlardır. 90 doğumlu ve sonra jenerasyonun kulağında şimdi söyleyeceğimiz şu sözlerin hepsi ezberinde bir komik şarkı olarak vardır:

‘’Kartel bir numara en büyük, cehennemden çıkan çılgın Türk…’’

İşte bu sözler, Türk gençlerin ilk defa duyduğu bir müziktir de espri mahiyetinde dinlenen ve çok da güzel olmayan bir parçadır. Ama her şeyin en başıdır…

Rap kültürü bir nesil hareketi olarak, 10 yaşlarında dinlemeye başlayan gençlerin yarısının da 15 yaşında kendi müziğini yapmasıyla iyice büyümüş ve bugünlere gelmiştir. Artık Rap müzik Türkiye’deki sanat hayatının bir parçası olmuş, müzik ödüllerinde Rap dalına yer verilmiş, çeşitli programlarda rap müzik yarışmaları olmuş ve son dönemde ise en çok dinlenen, piyasayı yerinden oynatan, pop müziğe, rock müziğe veya herhangi bir müzik türünün yanına yetişemeyeceği bir hale gelmiş durumdadır. 4 yaşında elinde tablet olan çocuktan, yaşı gelmiş geçiyor olan büyüklere kadar çoğu insanın istemeden aklına kazınan ve istemeden ezberlenen bir hale gelmiştir.

Asıl konumuz ise, Rap müziğin aslında yalnızca insanların vakitlerini geçirmesini, metroda, otobüste giderken kulağında bir şeyler çalmasını, müzik zevki olan insanların dinlemesiyle sınırlı olmadığı anlatmak gerekecektir.

Rap müzik 30 yıldır Türkiye’de sokaklardan cafelere, cafelerden barlara, barlardan konferans salonlarına, salonlardan büyük konserlere, açık hava konserlerine ve büyük stadlarda on binlerce kişinin katıldığı konserlere kadar yükselmiş bir durum göstermektedir. Ve 20 yıl önce beş parasız sadece söz yazan ve müzik yapan, sokakta büyüyen, çoğunluğu gecekonduda büyüyen bu gençlerin şimdi yeni nesil gençlerin idolü olması gibi bir gerçeği yüzümüze vurmaktadır.

Bu müzik türünü ünlü yapan ve Türkiye’de zirveye çıkmasını sağlayan birkaç MC’dir. Bu MC’ler ise aslında rap kültürünün ne olduğunu göstererek ünlü olmamışlardır. Rap’in bir türü olarak Trap denilen tür ile Türkiye’de artık hem zengin hem dinlenir hem de ünlü olmuşlar ve gençlere idol olmuşlardır. Bu müzik türü Rap’i ünlü yapmıştır fakat Rap kültürünün aslında anlamsız ve sadece discolarda çalan ve kafa sallatan bir tür olmadığı su götürmez bir gerçektir.

Her nasıl olduysa oldu ve bu müzik bugün Türkiye’de gençlerin çok büyük çoğunluğunun kulaklarını, ağızlarını, fikirlerini ve hayatlarını etkilemektedir. Okul okumanın, Üniversite mezunu olmanın, entelektüel olmanın para etmediği bir devirde, sokakta uyuşturucu kullanmamak için şarkı yapan ve bu şekilde zengin olan Rapçiler yeni nesil Z kuşağı denilen bu kuşağı büyük derecede etkilemekte ve hem fikir dünyasını hem de hayat yaşantısını buna doğru çevirmektedir.

Aslında çok insanın farkında olmadığı bir şekilde, şu anda ülkede en çok tanınan rapçilerin üstad diye andığı ağababaları, büyük bir fikri yetkinliğe sahip, şarkılarındaki mısralarda sol görüşün ve isyanın sembolü olup yeni nesil gençliğin fikir dünyalarını oluşturmaktadır da kimse farkında değildir. İnsanlar, ‘’çocuklar da rap şarkı dinliyor’’ sözleri üzerinden yalnızca bu kadar masum duran bu durumun, büyük çerçeveden bakıldığında şu dönemin Nazım Hikmet’lerinin, Aziz Nesin’lerinin olduğunun farkında olmuyorlar.

Hele ki son dönemde birçok rapçinin birleşip Devlete insanlık dersi verdiği bazı parçaların, siyasete ve meclise kadar etkilediğini görmekteyiz. Sosyal medyada ne kadar şöhret sahibi insan varsa bu parçayı paylaştığını, aslında çakma aydın kesimin bu konuda birlik olduğunu görmekteyiz.

Hepsi değil fakat büyük bir çoğunluk olan;

Dünün fakir, annesine ev almak istediği için müzik yapan, uyuşturucudan ve boş durmaktan kaçınmak fikirleri ile rap müzikle uğraşan ve tanınmayı, adam yetiştirmeyi öğrenen rapçilerin,

Şimdinin azımsanamayacak kadar fazla kitlelerinin harekete geçirebilmeleri, şiirleri, sözleri ve müzikleri ile artık bu dönemin Sol mütefekkirleri, hatta daha güçlü mütefekkirler olduklarını kavramak gerek

Umut Alpgül